/ nFİT Öneriler / Doğal Yollarla Çocuk Sahibi Olma Şansınızı Arttırın
nFİT ÖNERİLER
Doğal Yollarla Çocuk Sahibi Olma Şansınızı Arttırın

Doğal Yollarla Çocuk Sahibi Olma Şansınızı Arttırın


Günümüzde bebek sahibi olmak isteyen çiftleri negatif yönde etkileyen oldukça fazla sebep mevcut. Stres, düzensiz beslenme alışkanlıkları, sahip olunan kronik rahatsızlıkların artması, fiziksel aktivite düzeyinin düşmesi gibi etkenler bireylerin doğurganlığını etkileyen ve çocuk sahibi olmasını geciktiren negatif faktörlerden. Çiftlerin yaklaşık %15’i bu sebeplerle çocuk sahibi olma konusunda zorluklar yaşayabiliyor; fakat çiftler sağlıklı bir bebek sahibi olabilmek adına beslenmelerine ve yaşam tarzlarına dikkat ettiklerinde doğurganlık oranlarını %69’lara kadar çıkarabiliyorlar. Peki çocuk sahibi olmak isteyen çiftler beslenmelerinde hangi noktalara dikkat etmeli?

1) Antioksidanlardan Zengin Besinlerle Beslenin!
Folat ve çinko gibi antioksidan etkiye sahip mineraller; kadınlarda yumurta kalitesinin, erkeklerde ise sperm kalitesinin artmasına yardımcı oluyorlar. Bu antioksidanlar hücrelerinize zarar veren serbest radikallerin hasar yaratmasını engelleme konusunda oldukça başarılılar. Yapılan çalışmalar da bu durumu destekler nitelikte! Erkekler üzerinde yapılan bir çalışma; günde 75 gr kadar ceviz tüketen erkeklerin sperm kalitelerini arttırdığını gösteriyor. Tüp bebek tedavisi gören 60 çift üzerinde yapılan farklı bir çalışmada ise antioksidan takviyesi alan çiftlerin çocuk sahibi olma oranlarının %23 arttığı görülmüş. Kısacası beslenmenizde yeterli ve dengeli bir şekilde meyve, sebze ve çiğ fındık, badem, ceviz gibi yağlı tohumları tüketmeniz C vitamini, E vitamini, folat, çinko gibi antioksidan içeriğe sahip vitamin ve mineralleri vücudunuza almanıza ve bebek sahibi olma ihtimalinizi arttırmanıza yardımcı oluyor.

2) Kahvaltısız Güne Başlamayın!
Sağlıklı ve dengeli bir beslenme programında kahvaltısız bir öğün düşünülemez! Elbette çocuk sahibi olmak isteyen çiftler de sağlıklı bir kahvaltı ile güne başlamaya özen göstermeliler. Türkiye’de her 5 kadından 1’inde görülen ve hormonlardaki dengesizlik sebebiyle çocuk sahibi olmayı zorlaştıran polikistik over sendromu (PCOS) üzerinde yapılan bir çalışma, bu hastalığa sahip kadınların sağlıklı bir kahvaltı ile güne başladıklarında insülin seviyelerinin %8 oranında, testosteron seviyelerinin ise % 50 oranında azaldığını göstermiştir. Sağlıklı bir kahvaltının iştahınızda, hormonlarınızda ve kan şekeri seviyelerinizde büyük etkisi olduğunu unutmayın ve güne mutlaka güzel bir kahvaltıyla başlayın!

3) Trans Yağlardan Uzak Durun!
Aileyi genişletmek istiyorsanız trans yağlar yerine sağlıklı yağların tüketimine özen gösterin! Özellikle “fast-food” olarak bildiğimiz ve dışarıda sıklıkla tüketilen hazır besinlerin içerisindeki yüksek trans yağ içeriği insülin duyarlılığının azalmasına ve yumurtalığın etkilenmesine sebep olabilir. Dışarıda yüksek trans yağ içeriğine sahip besinleri tüketmek yerine çiğ badem, fındık, keten tohumu, chia tohumu gibi yararlı yağlardan beslenmeyi ihmal etmeyin.

4) Düşük Glisemik İndekse Sahip Besinleri Tüketin!
Glisemik indeks, karbnhidratların kan şekerini yükseltme özelliğidir. Düşük glisemik indekse sahip besinleri tüketmek daha uzun süre tok kalmaya, insülin seviyesinin azalmasına ve menstural döngünün düzene girmesine yardımcı olur. Yapılan bir araştırmada yüksek glisemik indekse sahip besinler tüketen kadınların çocuk sahibi olamama riskinin %78 daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Doğurganlığınızı arttırmak ve formunuzu korumak için tam buğday ekmeği, tam buğday makarna, bulgur, kinoa, esmer pirinç gibi lifli ve glisemik indeksi düşük besinleri tüketmeye özen gösterin. Rafine şeker içeren ve düşük miktarda  lif içeren besinleri ise hayatınızdan uzaklaştırmaya özen gösterin. Bu besinleri tüketmek kan şekerinizde ani dalgalanmalara yol açabileceği gibi çocuk sahibi olma ihtimalinizi de düşürmeye sebep olabilir.

5) Lif Alımını Arttırın!
Lif alımınız sindirim sisteminiz, kan şekeri dengeniz ve formunuzu koruyabilmeniz açısından büyük önem taşıyor. Günlük beslenmenizde lif alımını arttırarak hem çocuk sahibi olma ihtimalinizi arttırabilir hem de vücudunuzun sağlığına kavuşmasını sağlayabilirsiniz. Ara öğünlerinizi kuru ve taze meyvelerle zenginleştirin; çiğ ve pişmiş sebze tüketimini alışkanlık haline getirin; yulaf, esmer ekmek, bulgur, esmer pirinç, kinoa gibi lifli kaynakları beslenmenize dahil etmeyi ihmal etmeyin!

6) Kafein Alımını Sınırlayın!
Yüksek kafein alımı doğurganlığınızı etkileyebilir! Yapılan bir çalışma günlük 500 mg’dan fazla kafein tüketmenin hamile kalmayı zorlaştırdığını gösteriyor. Dahası bu yüksek kafein alımının düşüklerle bağlantılı olduğu da gerçek. Hem kendi vücut sağlığınız hem de çocuk sahibi olmayı kolaylaştırmanız için kafein içeren içeceklere ve besinlere dikkat etmelisiniz. Günde 300 mg kafein alımını aşmamaya özen gösterin. (Not: 220-240 ml bir fincan kahve yaklaşık 85 mg, aynı miktarda bir fincan çay yaklaşık 24 mg, 30 gr kadar bir parça çikolata ise yaklaşık 8 mg kafein içermektedir.)

7) Daha Hareketli Bir Yaşama Adım Atın!
Herkesin profesyonel sporcu olmasına gerek yok; ancak hareketinizi arttırmanın çocuk sahibi olmanızı daha da kolaylaştıracağını unutmamalısınız. Araştırmalar fiziksel aktivitenizin düştüğünde çocuk sahibi olma şansınızın da aynı oranda azaldığını gösteriyor. Fiziksel aktiviteyi arttırmak sadece spor salonunda saatlerce enerji harcamak anlamına gelmiyor. Gün içerisinde küçük yürüyüşler yapmaya çalışarak, toplu taşıma araçlarını kullanarak, asansör yerine merdiven kullanmaya dikkat ederek hem fiziksel aktivitenizi hem de çocuk sahibi olma şansınızı arttırabilirsiniz. Aşırı egzersiz yapmanın da doğurganlığı negatif yönde etkilediğini bilin ve kendinize uygun bir egzersiz programı için mutlaka bir spor eğitmenine danışın.

8) Biraz Rahatlayın!
Yüksek stres seviyesi doğurganlığı azaltan büyük bir problem. Araştırmalar tüp bebek merkezine başvuran kadınların %30’unda yoğun stres, anksiyete ve depresyon görüldüğünü söylüyor. Yoğun stresle beraber gelen hormonel değişimler çocuk sahibi olmanızı geciktirebilir. Baş etmekte zorlanıyorsanız bir psikologtan yardım almayı deneyebilirsiniz.
 

Copyright:2016
Web Tasarım