Bebek Beslenmesinde Kurubaklagillerin Önemi
Yeterli ve dengeli beslenme yaşamın her döneminde önemlidir. Büyümenin en hızlı olduğu bebeklik döneminde beslenme ayrı bir önem taşımaktadır. Doğumdan, iki yaşın sonuna kadar devam eden dönem, çocuklarda büyüme-gelişmenin en hızlı olduğu sağlıklı başlangıç için en önemli dönemdir Büyümenin en hızlı olduğu bu dönemde oluşan büyüme geriliğinin iki yaş sonrasında düzeltilmesi oldukça güçtür.
Bu nedenle, süt çocuğu ve küçük çocukların beslenmesiyle ilgili alışkanlıkların bu dönemde kazandırılması ve annelerin bu konuda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Peki kuru baklagillerin bebek beslenmesindeki önemi nedir?
Kuru baklagiller, baklagil bitkilerinin yenilebilir tohumlarıdır. Çoğu toplumda tüketilen ana besinlerdendir ve tahıllarla birlikte tüketildiğinde önemli bir besin kaynağıdır. Kuru baklagil grubuna beyaz fasulye, barbunya türleri, nohut, mercimek ve soya fasulyesi girer. Kuru baklagiller olgunlaşmış tohumlar olduklarından protein, “kompleks” karbonhidratlar ve lif içerir. Tanelerin dış kısımlarında selüloz vb. iç kısımlarında ise nişasta bulunur. Kuru
baklagillerin yağı çoğunlukla doymamış yağ asitlerinden meydana gelmiştir. En yağlısı soya fasulyesidir.
Kuru baklagiller bebeklere 8. Aydan itibaren pişirilip kabukları soyulmalı ve püre şeklinde verilmeye başlanmalıdır. Kuru baklagil yemeklerinin katılığı bebeğin tolere etmesine göre artırılıp 12. Aydan itibaren ailenin tükettiği şekilde yemeye alıştırılmalıdır.
Kuru baklagiller besin grupları içinde yumurta ile birlikte et grubunda yer alır. Genel olarak bu grup;
• Protein
• Demir, çinko, fosfor, magnezyum
• B6, B12, B1 ve A vitamini
• Posa (kuru baklagiller) içerir.
Önemi
• Büyüme ve gelişmeyi sağlarlar,
• Hücre yenilenmesi, doku onarımı ve görme işlevinde görev alan besin öğelerini sağlarlar.
• Kan yapımında görevli en önemli besin ögeleri bu grup tarafından sağlanır.
• Sinir, sindirim sistemi ve deri sağlığında görev alan besin ögeleri en çok bu grupta bulunur.
• Hastalıklara karşı direnç kazanılmasında rolü olan en önemli besin grubudur.
Kuru baklagiller bu grup içinde en zengin protein kaynağıdır fakat baklagillerin proteininin biyolojik değeri hayvansal proteinlerden daha düşüktür. Fakat ülkemizde kırmızı et tüketimi beklenen seviyede gelişmemiştir. Kişi başına düşen et tüketim rakamları maalesef Avrupa ülkelerinin çok gerisindedir. Bu yüzden et veya yumurta tüketilememesinden kaynaklanan protein açığı kuru baklagillerden karşılanmalıdır.
Büyümekte olan hayvanlar üzerinde yapılan denemeler, yenen kuru baklagildeki proteinin biyolojik değerinin yumurta proteinine göre(yumurta proteininin biyoyararlılığı %100) %40-60 arasında değiştiğini göstermiştir. Biyolojik değeri en üstün olanı soya fasulyesidir. Kuru baklagillerin proteininin yararlılığının düşük olmasının sebebi; kükürtlü amino asitlerinin sınırlı oluşu ve sindirilme güçlüğüdür. Bu bakımdan kuru baklagiller belirli oranda tahıllarla karıştırılır ve iyi pişirilirse karışımın biyolojik değeri %70' e kadar yükselebilmektedir.Kuru baklagiller aynı zamanda demir, çinko, kalsiyum ve magnezyum bakımından da zengindir.
Kuru baklagillerde fitatların fazla olması nedeniyle demir ve kalsiyumun kullanılma oranlarının et ile karşılaştırıldığında daha düşük olduğu bilinmektedir.
Ayrıca kırmızı et, tavuk eti, balık eti ve yumurta hem demir içerirken; kurubaklagiller hem olmayan demir içerirler.pişirme ile hem demir kayba uyğramaz fakat hem olmayan demir kayba uğrayabilir.Bu nedenle, kuru baklagiller ve yumurta çocuklar için asıl protein ve demir temel kaynağı değildir.
Bebek ve çocuklarda demir eksikliği anemisi sıklıkla görülür.bu nedenle demir destekli beslenme çok önemlidir.mutlaka yağsız kırmızı et, etli sebze yemekleri, kuru baklagil yemekleri ile birlikte C vitamininden zengin sebze ve meyveler bebeğin beslenmesinde mutlaka bulundurulmalıdır.
Kuru baklagiller B12 vitamini dışındaki B grubu vitaminlerden ve E vitamini yönünden de zengindir. Ayrıca posa içeriğinin yüksek oluşu ve sindirilme güçlüğüne neden olur. Çocuklarda sindirim güçlüğü olmaması için hazırlama ve pişirme sırasında bazı kurallara dikkat edilmelidir. Islatma ve iyi pişirme ile de gaz yapıcı etkileri en aza indirilebilir.
Bunlara göre kuru baklagillerin pişirilme süresi üç aşamada tamamlanır.
1. Islatma: İlk önce ayıklanır, yıkanır, sonra oda ısısındaki suda 8-10 saat bekletilir. Islatmada sıcak su kullanılırsa bu süre 3-4 saat kadardır. Bu ıslatmadan sonra daha z mercimeği ıslatmaya gerek yoktur.
2. Dış zarlarının çıkarılması: Islatılan taneler yumuşar ve dış zarlarının kolayca çıkabilir. Normal yetişkinlerde dış zararlıları ayıklamak gerekmez. Sindirim sistemi bozukluklarında ve çocuk yiyeceklerinde, dış zarların ayrılması sindirimi kolaylaştıracağından gereklidir. Daha çok selülozdan meydana gelen bu zar kısmı, sindirim enzimlerince yeterince sindirilmez, kalın bağırsağa geçer. Burada bakteriler bu maddelerin çoğunu parçalar, bir kısmı olduğu gibi dışkıyla atılır.
3. Pişirme: önceden 8-10 saat ıslatılan, gerekirse kabuğu soyulan fasulye ve nohut üzerine 1-2 parmak geçecek kadar su ile yumuşayıncaya kadar pişirilir. Çiğ tanelerde proteinin sindirilmesini sağlayan tripsin enziminin görevini engelleyen antitripsin vardır. Pişirme ile antitripsin özelliğini kaybeder ve kuru baklagillerin sindirimi kolaylaşır. Sert sular pişirme süresini geciktirir. Fasulye ve nohut pişerken vitamin ve madensel maddeler suyuna geçmiştir. Bu nedenle pişirme suyu dökülmez. Ayrıca baklagillerin pişirildiği tencere kapalı olmalıdır. Düdüklü tencere uygundur. Lezzet verici olarak eklenen salça, soğan, tuz gibi maddeler pişmesine yakın ilave edilir. Kuru baklagiller bu şekilde sade olarak tüketildiği gibi et ilave edilerek de pişirilmektedir.
*Kuru baklagiller pişirilirken iyi pişsin diye soda ve karbonat ilave etmek doğru değildir. Soda ve karbonat vitaminlerin azalmasına neden olmaktadır.