Kalp Hastalarında Beslenme
Kalp- Damar Hastalıkları ve Beslenme
Dünyada ölüme en fazla sebep olan hastalıklar denildiğinde kalp ve damar hastalıkları bu konuda en üst sıralarda yer almaktadır. Yaş, genetik faktörler, sigara içmek, yüksek kolesterol, yüksek kan basıncı, stres, diyabet, şişmanlık, alkol, az fiziksel aktivite, menopoz, sigara içiliyorsa doğum kontrol hapı kullanımı ve diğer bazı çevresel etmenler kalp ve damar hastalıklarında başlıca risk etmenleridir. Kalp krizi, felçler, yüksek kan basıncı (hipertansiyon), angina (göğüs ağrısı), kan dolaşımı bozukluğu ve anormal kalp atışları başlıca kalp hastalıklarıdır. Önümüzdeki 10 yıl sonunda koroner kalp hastalıkları riskinin 2 ye katlanıp, 6 milyona ulaşacağı öngörülmektedir.
Öncelikle kalp ve damar hastalıklarında adını sıkça duyacağımız terimleri bilmemizde fayda var.
Aterosklerozis (damar sertliği): Arter(dokulara temiz-oksijenli kanı taşıyan damar) duvarlarının yumuşak lapaya benzeyen çökeltilerle kaplanması ve bu çökeltilerin zamanla sertleşip damar içinde birikerek kan akımını engellemesi durumu.
Kalp Yetmezliği: Kalp kasının zayıflaması ve kalbin gevşeme kusurundan kaynaklanan bir tür kalp hastalığıdır.
Kolesterol-Kan kolesterolü: Kolesterol yaşam için gerekli mum kıvamında bir maddedir. Kan kolesterolü beslenme ile aldığımız yağların karaciğerde işlendikten sonra kan dolaşımında bulunan halidir. Kanda ki kolesterol vücudumuz tarafından üretilen ve dışarıdan aldıklarımız ile oluşur ve bitkisel yağlar dahil bitkisel kaynaklarda kolesterol bulunmaz. Sadece hayvansal kaynaklı besinlerde bulunur. Yumurta, tereyağı, yağlı peynirler, sakatatlar, et ve tavuk grubu önemli kolesterol kaynaklarıdır.
HDL Kolesterol: İYİ HUYLU KOLESTROL. Kolesterolün dolaşımdan ve damar duvarından karaciğere taşınmasını yani kolesterolün vücuttan atılmasına yardımcı madde. Yiyeceklerde bulunmaz sadece vücudumuzda bulunur. Hedef; 60 mg/dl nin üzerinde olmasıdır.
LDL Kolesterol: KÖTÜ HUYLU KOLESTEROL Kolesterolün dolaşımda olmasına sebep olan ve damarlarda plakların birikmesine sebep olan madde. Hedef; 100 mg/dl nin altıdır.
Antioksidanlar: Vücudumuzda oluşan, serbest radikal dediğimiz; hücrelere zarar veren maddelerle savaşan, dışarıdan alınan ve ya vücut tarafından üretilen maddeler.
Doymuş yağlar: Oda sıcaklığında katı halde bulunup, LDL kolesterolün yükselmesine sebep olan yağ türü. Kırmızı et, tavuk, tereyağı, süt ürünleri, Hindistan cevizi ve palmiye yağında çokça bulunur. Hedef; toplam enerjinin %7 sinden az olmalıdır.
Doymamış Yağlar: Doymamış yağlar oda ısısında sıvı halde bulunurlar. Kan kolesterol düzeylerine olumlu etkileri vardır. Tekli doymamış yağlar ve çoklu doymamış yağlar olmak üzere 2 gruba ayrılırlar. Tekli doymamışlar grubuna ; zeytinyağı, fındık yağı gibi yağlar dahildir. Çoklu doymamış yağ asitleri ise 0mega-6 ve omega-3 olmak üzere 2 gruba ayrılır. Omega 3 yağ asiti içeren yağlar; balık, ceviz, keten tohumunda yer alırken, omega-6 grubu yağ asitleri; ayçiçeği yağı, mısırözü yağı, pamuk, soya yağı gibi yağlarda mevcuttur. Tekli doymamış yağlarda hedef; toplam enerjinin %15-20 ‘si iken, çoklu doymamış yağlarda hedef; toplam enerjinin %10’ u dur.
Hipertansiyon: Kan basıncının normal değerlerden yüksek olması durumudur. İdeal küçük kan basıncı: 80 mmHg, büyük kan basıncı: 120 mm Hg olmalıdır. Kısaca bu 12 ye 8 olarak söylenir.
Bu terimleri açıkladıktan sonra kalp ve damar hastalıklarında beslenme konusunu 6 başlıkta toplayabiliriz.
1) Yağ seçimi ve tüketim miktarınız
Unutmayın; yağlardan aldığınız enerji günlük enerji tüketim miktarının %30 unu geçmemeli. Bu, örneğin 2000 kalori alıyorsak en fazla 600 kalorisi yağdan gelecek demektir. Bu da ortalama 13 tatlı kaşığı yağ eder ki; yemeklere koyduğumuz yağ dışında tükettiğimiz hazır besinlerden de önemli ölçüde yağ aldığımızı unutmayın. Günde 3 yemek kaşığı yağdan fazlasını tüketmemeye özen gösterin. Doymuş yağları (tereyağı, kuyruk yağı trans yağlar) diyetinizde kısıtlayın. Doymuş yağlar kandan LDL kolesterolü yükseltici etkiye sahiptir. Omega-9 grubunda olan ayçiçeği, mısırözü gibi yağların fazla tüketimi önemli risk faktörüdür ve yemeklerinizde daha çok zeytinyağı gibi tekli doymamış yağları tercih edin. Ayrıca, omega-3 grubu yağlar (balık, ceviz, keten tohumu ) kan kolesterol düzeyinizde olumlu etkilere sahiptir hatta omega-3 grubu yağlar kalp hastalıklarına tedavi yaklaşımında şüphesiz ilk sıralarda yer alırlar. Etiket okuyun ve ‘’trans yağ’’ miktarı o besini almamanız için en geçerli sebeplerinizden biri olsun. Haşlama ve fırınlama yöntemini tercih edin, kızartma yapmak yağın içerisinde ki antioksidanların kaybolmasına dahası vücuda zararlı maddelerin oluşumuna sebep olur. Tavuk etini derisiz tüketin.
2)Et ve Et Ürünleri:
Balık ve su ürünleri bu konuda en iyi seçimlerdir. Tavuk, hindi ve diğer kanatlı hayvanların beyaz etleri de bu konuda iyi seçimdir. Kırmızı et bu konuda ikinci planda kalmalıdır ve tercih edilecekse yağsız dana eti tercih edilmelidir. Kırmızı et homosistein düzeyini artırır. Sakatat, et ürünleri (salam, sucuk, sosis) yağlı koyun ve sığır etinden kaçınılmalıdır.
3)Tahıllar- kuru baklagiller
Tahıllar ve kuru baklagiller antioksidan içeriğe sahiptirler ve antioksidanlar damarların hasar görmesine sebep olan serbest radikaller ile savaşırlar. Posa da bulunan B-glukan kan LDL düzeyini azaltır. Bu da damarın korunmasını sağlar. Ayrıca tahıllarda ki posa yağın emilimini düzenler, kan şekerinin yavaş yükselmesini sağlayarak damarların tahribatını engeller. Ancak unutmayın kuru baklagiller sindirimi zor olduklarından dolayı özellikle kalp yetmezliğinde kalbin yorulmasına da sebep olabilirler bu yüzden miktar önemlidir ve eğer ki kuru baklagillerle ilgili sindirim sorunu yaşanıyorsa gaz yapıcı ögelerin diyetten çıkarılması önemlidir. Gaz yapan kuru baklagil 1 gün önceden suda bekletilebilir ve pişirme suyu ayrı tutulabilir.
4)Süt ve süt ürünleri
Süt ve süt ürünleri kalsiyum içeriğinden dolayı kalp hastalıklarında koruyucu besin gruplarındandır. Kalsiyum kan basıncını düzenleyerek kalp hastalıklarından korumada yardımcıdır. Kalsiyum kan lipitleri üzerinde olumlu etkiye sahiptir ve özellikle ülkemizde yaşlılık döneminde kalsiyum alımının az olduğu ve bu yönde dikkat edilmesi gerektiği akla getirilmelidir. Ayrıca süt ve süt ürünlerinin diğer önemli vitamin mineral içeriği ve prebiyotik özellikleri yine kalp hastalıklarından korunmada önemli görev alır. Ancak süt ve süt ürünlerinin yağ içeriği bu durumda önemli bir risk faktörüdür bu nedenle az yağlı ve ya yağsız süt, yoğurt, peynir tüketimine özen gösterin. Günde 60 gram beyaz peynir ve 3 su bardağı süt-yoğurttan fazlasını tüketmeyin.
5)Sebzeler ve Meyveler
Sebze ve meyveler önemli antioksidan kaynaklarıdır. Meyve ve sebzelerde bulunan karetenoidler, falavonoidler, izotiyosiyanadlar, sülfitler, fitoöstrojenler önemli antioksidanlar olup damar hücrelerde ki endotel hasarı önlerler. Ayrıca kalp ve damar hastalıklarda önemli bir konuda homosistein düzeyidir. Homosistein; plakların damara yapışmasını kolaylaştıran ve LDL kolesterolü artıran bir maddedir. Yeşil yapraklı sebzelerde bolca bulunan folik asit; homosistein düzeyini azaltan önemli vitaminlerdendir. Ayrıca sebze meyvelerin düşük yağ ve yüksek posa içeriği yağ- kolesterol kontrolünde önemli rol oynar. Posa kolesterolün damarlara geçişini azaltabilir. Günlük posa tüketiminiz 25-30 gram olmalıdır.
6)İçecekler
Çay, kahve gibi içeceklerinizi mümkün olduğunca az şekerli ve ya şekersiz tüketmeye özen gösterin. Unutmayın beyaz şeker; bir rafine gıda olup ‘boş karbonhidrat’ denilen kan şekerini ayarını olumsuz etkileyen bir besin durumundadır. Hem de damarda ki endotel işlevin bozulmasında ki en önemli etkenlerden biri insülin duyarlılığının azalmasıdır ki rafine gıdalar insülin duyarlılığının bozulmasında listede ilk sıralarda yer alırlar. Meyve çayları, meyve suları ilk tercihleriniz olmalı. Alkollü içkilere dikkat edilmeli ve sıra ile alınmalıdır. Alınabilecek günlük miktarl : 350 cc bira, 150 cc şarap, 50 cc cin,viski, rakı. Aynı gün bunlardan herhangi biri tüketilmelidir.
Kalp Hastalıkları ile birlikte gündeme gelen en önemli soruları ele aldığımızda;
Yumurta: Yumurta bu anlamda birçok tartışmayı beraberinde getirmiştir. Yumurta yüksek kolesterol içeriğinden dolayı LDL kolesterolü artırıcı etkiye sahiptir ancak bazı çalışmalarda yumurtanın HDL kolesterolü artırdığı da saptanmıştır. Ancak netice de total kolesterol/LDL kolesterol oranını artırdığından kalp ve damar hastalıkları için dikkat edilmesi gereken bir besindir.Yumurta beyazında kolesterol bulunmaz. Büyüme ve gelişme çağında olup kardiyovasküler bir sorunu olmayan kişilerin yumurta tüketiminde bir problem yoktur. Ancak, kardiyovasküler hastalığı olanlar, diyabetik hastalar, hiperkolesterolemisi ve ciddi risk faktörleri olanlar ile ailesel erken ateroskleroz öyküsü bulunanlar günlük kolesterol tüketimlerini 200 mg’ın altında tutmalıdır. Bu vakalarda haftada 2 yumurtadan fazlası tüketilmemesi gerekir.
Sterol/stenoller: Steroller kolesterol benzeri kimyasal maddelerdir ve emilimde kolesterolle yarışırlar. Yani kolesterolün emilimini azaltırlar. Doğal olarak; fasulye, soğan, lahana, elma, muz, portakal ve keten tohumu, soya yağı, mısırözü yağı gibi besinlerde bulunurlar. Bu konuda en çok gündeme gelen mesele; margarinlere stenol eklenmesidir. Ancak margarin doğal bir yağ türü olmayıp bir çok işlemle soframıza geldiği için en çok kaçınmamız gereken yağ türlerindendir bu nedenle sterol ve stenol alımında doğal kaynaklar tercih edilmelidir ve kişinin alması gereken miktar ile ilgili doktor ve diyetisyene danışılmalıdır. Günlük besinlerden 2 g sterol/stenol alımı önerilmektedir.
Alkol: Ilımlı ölçüde alkol alımının özellikle antioksidan içeriğinden dolayı şarap tüketiminin kalp sağlığı üzerinde olumlu etkileri tespit edilmiştir. Ancak unutmayın miktar çok önemlidir ve ikincil hipertansiyon, hipertrigliseridemi gibi hastalıklarda alkol tüketilmemelidir. Diyabet hastalarında miktar çok önemlidir. Ayrıca alkolü yalnız başına, yanında bir besin olmadan tüketen kişilerde, yanında bir besinle tüketen kişilere göre risk artmaktadır. Önerilen miktar kadınlar için 1, erkekler için 2 kadehtir ,1 içki porsiyonu: 340 ml bira veya 115 ml şarap veya 40 ml votka gibi sert içkilerdir.
Öğün sayısı: Sürekli besin alımı insülin salınımının sürekli olması anlamına gelir ki insülin metabolizması bozukluğu damar işlevi bozukluğunu beraberinde getirir. Bu nedenle günde 4-6 öğün ideal olandır.
Sarımsak tüketimi: Bu konuda toplumda ‘günde 1 diş sarımsak yutulması kalbi korur’ diye bir görüş vardır ancak dikkat; sarımsak ancak çiğnendiğinde içerisinde ki yararlı madde (allisin) açığa çıkar. Yani sarımsağın diş yapısının bozulması gerekir. Ayrıca sarımsak ve soğanın mide hastalıklarında dikkat edilmesi gerektiğini ve özellikle sarımsağın bazı kalp ilaçlar ile kullanılmaması gerektiğini unutmayın ve mutlaka bu konuda bir hekim ve ya diyetisyene başvurun.
Çay-kahve: Çay ve kahve kalp sağlığında önemli bir yere sahip antioksidanlar açısından zengin içeceklerdir. Ancak unutmayalım ki yine miktar önemli. Ayrıca kahve veya çayın çarpıntı yaptığı kişilerde bu içeceklerin kesinlikle tüketilmemesi gerekir.
Önemli!!! Fiziksel Aktivite: Kalp sağlığınız için ihmal etmemeniz gereken en iyi korunma faktörlerinden biri de egzersizdir. Egzersiz, yağlanmanın azalmasından HDL kolesterol artmasına, kan basıncının azalmasından insülin direncinin azalmasına ve daha birçok onemli rol oynar. Yorulmak olarak yorumlayabileceğiniz birkaç adım sizin aslında yorgunluğa direncinizi artıracaktır.
Stres: Özellikle akut stresin koroner kalp sorunu gelişiminde önemini biliyoruz. İş hayatına bağlı stres kalp krizi riskini 2 kat daha artırıyor.
Unutmayın !!
Sigara her zaman olduğu gibi kalp üzerinde de önemli olumsuz etkilere sahiptir. Fiziksel aktivite HDL kolesterolü yükseltmenin ilk yoludur. Şişmanlık insülin metabolizmasını bozar, insülin metabolizması bozukluğu da kan yağları düzeyini. Kalp hastalıklarından korunman en iyi yöntemlerinden biri de tansiyonu uygun sınırlarda tutmaktır ki tuz tüketiminin az olması bu konuda ki ilk hedeflerdendir.