Romatoid Artrit ve Beslenme
Romatoid Artrit ve Beslenme
Romatoid artrit; eklemlerde ağrı, şişlik, katılık ve fonksiyon kaybına neden olan iltihabi bir eklem hastalığıdır. Genellikle kronik olmasına rağmen alevlenmeler zaman zaman görülür. Görülme sıklığı 20-50 yaşları arasında en fazla olmakla beraber çocuklarda ve gençlerde de görülmektedir. Kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha sık görülür.
Romatoid artritte bağışıklık sistemi bozulur ve vücut kendi dokusunu yabancı bir dokuymuş gibi algılayıp bu duruma karşı savaş başlatır. Eklemlerde iltihap hücreleri oluşur ve bu hücrelerden dokulara zarar verecek maddeler salgılanır.
Romatoid artrit hastaları nasıl beslenmelidir?
Yapılan çalışmalarda romatoid artrit hastalarının doymuş yağ içeriği düşük, Akdeniz Diyeti tarzı beslenmenin hastalığın semptomlarını iyileştirdiği ve iltihaplanmayı azalttığı bulunmuştur. Akdeniz Diyeti tarzı beslenmede; tavuk, balık ve yağsız kırmızı et, bol sebze, taze meyve, zeytinyağı, kepekli tahıllar, kabuklu yemişler ve yağlı tohumlar önemli yer tutmaktadır. Bunun yanında bu hastaların yeterli enerji, protein ve kalsiyum gereksinimlerini almaları da çok önemlidir. Hastalığın neden olduğu kronik enflamasyonlar kişilerin kilo kaybını, kas yıkımı ve protein ihtiyacını arttırabilir. Bu kişiler kaşeksi (aşırı kilo kaybı) ve kas yıkımı riski ile karşı karşıya kalabilirler. Bu hastaların yeterli ve dengeli beslenmesi hastalığı tamamen önlemese bile daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmelerine yardımcı olur.
Omega 3
Yapılan birçok çalışmada ton balığı, somon, uskumru, ringa, alabalık ve sardunya gibi omega 3’ten zengin balıkların birçok faydasından bahsedilmektedir. Düzenli omega 3 tüketimi aynı zamanda genel inflamasyonun azalması, eklem ağrılarının azalması ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için de gereklidir. Ayrıca omega 3 yağ asitlerinin (EPA, DHA), romatoid artrit kaynaklı kalp hastalıkları riskini de azalttığı bilinmektedir.
Yeterli omega 3 alımı için haftada en az 2 kez balık tüketmeye özen gösterilmelidir. Ayrıca ceviz, semizotu, keten tohumu da diğer iyi omega 3 kaynaklarındandır ve ister yemeklerde, ister salatalarda rahatlıkla kullanılabilirler.
Demir ve folik asit
Romatoid artritli hastalarda omega 3 kadar yeterli demir ve folik asit alımı da çok önemlidir. Hastaların %60’ında iltihaplanma ve steroid içermeyen ilaçların kullanımı sonucu anemi görülebilir. Bu nedenle demirden zengin; yağsız kırmızı et, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, zenginleştirilmiş tahıllara ve folik asitten zengin; karaciğer, ıspanak, mantar, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, yağlı tohumlara beslenmede yer verilmesi önemlidir. Ispanak ve kıvırcık lahana gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler ise folik asit açısından zengin oldukları kadar iyi birer antioksidan kaynağıdır. Bu besinler antioksidan özellikleriyle bağışıklık sistemini güçlendirerek romatoid artrit semptomlarını azaltmaya yardımcı olurlar.
Ayrıca C vitamini demirin emilimini arttıracağı için bu besinlerin yanında C vitamininden zengin sebze meyvelerin(turunçgiller, taze biber, maydanoz, kuşburnu yeşil yapraklı sebzeler) tüketimi de önemlidir.
Kalsiyum ve D vitamini
Romatoid artrit için verilen kortikosteroidler vücudunuzun kalsiyum emilimini zorlaştırabilir, bu da kemiklerin zayıflaması ve osteoporoz riskinin artmasına neden olabilir. Bu nedenle romatoid artritli hastalar kalsiyumdan zengin süt, yoğurt, peynir gibi besinlerin tüketimini ihmal etmemelidir. Süt ürünlerinin yağsız ve yarım yağlı olanları daha fazla kalsiyum içerdiği için tam yağlı ürünlerin yerine tercih edilmelidir.
D vitamini kalsiyum emilimini arttırarak kemikleri güçlendirme ve osteoporozun önlenmesine yardımcı olmasının yanı sıra eksikliğinde romatoid artrit belirtilerinin artmasında da rol oynar. Çalışmalarda yeterli D vitamini alan kadınların romatoid artrite yakalanma olasılığının daha düşük olduğu bulunmuştur. D vitamininin en iyi kaynağı güneş olsa da balık, süt ürünleri ve yumurta sarısı da D vitamininin önemli kaynaklarındandır.
*Asidik meyve ve sebzeler romatoid artrit belirtilerini ve eklem ağrılarını arttırabileceğinden dolayı az miktarlarda denenerek tüketilmelidir.